19 Nisan 2015 Pazar

SİBİRYA VE ALTAY TÜRKLERİ



TÜRK TARİHİ DİZİSİ 2



SİBİRYA VE ALTAYLAR

SİBİRYA 

Sibirya denildiğinde doğal olarak dondurucu soğuk, yılın her mevsimi don olan tundra kuşağı, tayga ormanları, bozkır yanında zengin yeraltı kaynakları ile  sürgün yeri olması aklımıza gelir.

En önemlisi de Türklerin Ana Vatanıdır. Avrupa-Asya doğal sınırını meydana getiren Ural dağlarından Ohotsk denizine kadar olan batı-doğu uzunluğu 7 bin km.,  Kuzey Buz denizinden – Türkmenistan’a kadar olan kuzey-güney genişliği 3.500 km. olup Sibirya’nın ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serer. Genişliğin doğal sonucu olarak da Sibirya batı, orta ve doğu Sibirya olarak üç bölüm olarak ele alınır.

Sibirya’nın doğu bölümünde,  yönetim bakımından Krasnoyarsk Krai, Tuva Otonom Cumhuriyeti,  Irkutsk Oblastı,  Buryat Otonom Cumhuriyeti, Chita Oblastı  ve Evenki  Okruğu bölgeleri bulunmaktadır. Sibirya’nın önemli kentleri Novosibirsk, Omsk, Krasnoyarsk, İrkutsk, Barnaul, Habarovsk, Novokuznetsk , Tomsk veTümen’dir.

Yerleşim Trans-Sibirya demiryolu boyunca sıralanmıştır. Etnik olarak çeşitlilik gösteren Sibirya’da inanç yönünden de farklılıklar vardır. Şamanizm,  Budizm, Hıristiyanlık (Ortodoks),  Müslümanlık inancı hâkimdir.  


SİBİRYA TÜRKLERİ

Rusya Federasyonunun 2010 yılı sayım sonuçlarına göre toplam nüfus 142.9 milyon, Türk nüfusun toplam nüfus içindeki payı % 8.4 olup diğer 30 etnik grup ise 12.006.361 kişidir. Sibirya bölgesi Türk halklarının nüfus dağılımı: Toplam 958.528  olup bunun  Yakutlar (Saha)  Başkenti Yakutsk– 478.085,  Tuvalar. Başkenti Kızıl – 263.934,   Altaylar. Başkenti Gorno-Altaysk – 70.800 ,   Hakaslar. Başkenti Abakan – 72.959,  Şorlar – 12.888,  Dolganlar – 7.885,   Kumandinler – 2.892,  Teleütler – 2.643,  Tofalar – 762,  Çulımlar – 355 meydana getirmektedir. https://mbasic.facebook.com/notes/idel-ural-qirim/ )                                      

Sibirya’da Ruslar başta olmak üzere Ukraynalılar, Moğol Buryatlar, Türkler, Finliler ve az sayıda diğer etnik gruplar yaşamaktadır. . Bunlar arasında:  Şor, Dolgan, Sibirya Tatarları, Tofa, Çulım, Soyon, Teleüt, Kumandı, Çalkandı, Tuba, Telengit, Tofa (Karagas) gibi nüfusça daha az olan etnik gruplar (boylar) bulunmaktadır. (Bacanlı 615)

Nüfus yoğunluğu bakımından Yakut, Tuva, Hakas, Altay, Şor, Dolgan  ve Sibirya  Tatarları önde gelmektedir. Diğer boylar asimilasyon sonucu varlıklarını kaybetmişler veya kaybetmek üzeredirler. Kültürleri ve dilleri yok olmaktadır. Yoğun olarak din değiştirme, Hristiyanlaştırma faaliyetleri ve topraklarını kaybetmeleri sonucu Altaylılar 19. yüzyılda güneye çekilmeye başladılar. Kuzeyde kalan ve göç etmeyen Altay kabilelerinden olan, Kemerova’da Baçat nehri boyunda yaşayan Teleütler ise tamamen asimile olarak Ruslaştılar. Etnik kimlik ve dillerini kaybettiler.

SİBİRYA’DA YAŞAYAN KÜÇÜK TÜRK TOPLULUKLARI

Rusya federasyonunun 16 küçük Türk topluluğunun yedisi Sibriya’da bulunmaktadır. Toplulukların ortak özellikleri din olarak İslâm’ı benimsememiş olmaları, Sovyet döneminden önce hepsinin Tatar olarak adlandırılmaları, Sovyetler döneminde ise küçük grupların bir araya getirilmeleri sonucu ortaya çıkmış olmaları, çoğunluklu olarak kırsal kesimde yaşamaları, Kuzey Türk Dili kullanmaları  özelliğini taşırlar. Ruslar tarafından 17. Yüzyılda Hıristiyan-Ortodoks yapılıncaya kadar Şamanizm’e inanmışlardır.

Lena havzasında yaşamakta olan Yakutlar en fazla nüfusa sahip olan boylar birliğidir. Türk gruplarından erken dönemde kopmuşlar, Tunguzların etkisi altında kalmışlardır. Yakutlardan sonra kuzey Taymyr bölgesinde yaşayan, avcılık, balıkçılık ve ren geyiği yetiştiriciliği yapan Tunguz halkı olan Dolganlar gelir. (Dewdney 242-3)

Daha az nüfuslu olan Güney Sibirya’da ise Tuva, Hakas, Altay, Çor ve Tofalar yaşamaktadır. Bunların dışında ve belirtilen topluluklar içinde yaşayan, onların içlerinde eriyen daha küçük topluluklar hakkında bilgi çok azdır. Bu bağlamda  ağırlıklı olarak Yakutlar, Dolganlar, Tuvalar, Hakaslar, Altaylar, Tofalar , Çulım,Teleüt, ve Çorlar hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır.

GÜNEY SİBİRYA TÜRK TOPLULUKLARI

Altay’ın kuzey yamaçları, Sayan ve Tannu-Ola sıradağları, bu dağların kuzey ve güney etekleri Güney Sibirya Türk kabilelerinin yaşadıkları yerlerdir. Tarih boyunca Türkler bu bölgenin Çarış, Katun, Çu ve Töles (Altun) Gölü havzalarında, Altay’ın iç kısımlarında kendilerine uygun vadilerde yaşadılar (Aristov 93)  Yukarı Ob havzasında  Kumandılar, Lebedinler, Tuba (Kara Tatarlar), Temerçiler, Çulım Tatarları ve Yenisey civarında Kızıllar, Kaçlar, Sagaylar, Karagaslar, Kamasinler gibi Türk etnik kökenlerin geçmişte ki varlıkları bilinmekle beraber, günümüzde pek söz edilmemektedir. Söz konusu boylar kültürel, dil ve etnik olarak asimile olarak yaşadıkları diğer gruplar içinde erimişlerdir.

Günümüzde Sibirya’da yaşayan Altaylılar, Altay Tatarları, Altay Dağ Kalmıkları gibi adlarla anıldılar. Altay Türkleri, Altay Kişi,Telengit, Teleüt, Çalkandı, Tuva, Şor, Dolgan, Tuba, Kumandı etnik gruplarına Altaylar adı verilir. Altaylılar, Hakaslar, Yakutlar, Tuvalılar etnik adlarını yaşadıkları bölgeye de veren halklardır. Sayıca çok olmalarına rağmen, dağınık yaşadıklarından Sibirya Tatarlarının kendi adlarıyla anılan bölgeleri yoktur. Sayıları birkaç yüzü bulan ve dağınık olarak yaşayan Tufa, Tuba etnik toplulukları ile Karagas’ta yaşayan Altaylılar, Telengitler,Komandiler, Tubalar, Çelkanlar, Kuznets Tatarları, Eski Oyratlar’ın varlığı bilinmektedir (Roux 470). Sibirya Türkleri olarak Altaylılara bağlı  Altay Türkleri, Abakan-Hakas Topluluğu ve Yakut etnik grupları kabile oluşumlarının sonucu ortaya çıktılar. (Golden 493)

Sibirya Türk tarihinde önemli bir yere sahiptir. Hunlardan ve daha öncesinden bu tarafa Türklerin anavatanıdır. Özellikle Altay, Hakasya ve Tuva cumhuriyetleri Türk vatanının tam ortasında yer alırlar. Türklerin Avrasya’ya dağılmaları bu bölgeden başlar. Yüzyıllar boyunca bozkırlardan göçmek zorunda kalan Türk toplulukları sadece batıya değil kuzeye ve Altaylara da göç etmişlerdir.

Bölgedeki Rus varlığı dört yüzyılı aşkın bir süreden beri devam etmektedir. Türk dilli halklar zoraki değişim, gasp, kölelik,  baskı, asimilasyon, yer ve din değiştirme, sürgün, zoraki göç, topraklara Rus yerleşimi,  azınlığa düşme gibi felaketleri bu dönemlerde yaşadı. Ayrıca Ural-Samodyan ve Paleo-Sibir halkların Türkleşmesi de Rus varlığı dönemine rastlar. (Golden 492).

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin 1990’ da dağılması sonrasında, Rusya’nın yeniden şekillenmesi ile birlikte Sibirya ve Sibirya’da yaşayan Türk etnik kökenli halklar bizlerin dikkatini çekmeye başladı. 70 yılı aşkın bir süre farklı rejim uygulaması ve yasaklardan dolayı Türkiye ile Rusya’da yaşayan Türk etnik kökenli halklar arasında kesilmiş olan  iletişimin de yolu açıldı. Geçen sürede  etnik Türklerin dil, din, kültür kayıplarına uğradıkları, bazılarının tamamen asimile olarak dillerini, dinlerini, etnik kökenlerini kaybettikleri ortaya çıktı.

‘’ Türkler bilinmeyen bir tarihte Avrasya’nın kuzey bölgelerinde, daha kesin bir deyişle bu bölgelerin en uç noktalarında ortaya çıkmışlardır.’’ (Roux) Geçmişten günümüze köprü kurmak, Sibirya’da varlıklarını devam ettirmekte olan Türk etnik grupları anlamak ve varlıklarından haberdar olabilmek için yola çıkalım istedik.

 

ALTAYLAR (Altay-Kiji)



1.    Altay, 2. Hakasya, 3.Tuva, 4. Moğolistan, Bayan Ölgi İli

Cungar devletinin bir parçası olması nedeniyle  Oyrat , günümüzde Dağlık Kalmuk-Beyaz Kalmuk olarak da isimlendirilirler. (Golden 493) Altay Kijiler, Rusya Federasyonunun kontrolü altında , batı Sibirya’da , Altay Kray’ına bağlı  Altay otonom cumhuriyetinde yaşarlar.  Yönetim merkezi  daha önceleri Ulala ve Oyrat-Tura olarak bilinen şimdiki Gorno-Altaysk kentidir. Nüfus 70.800. Güneybatısında Kazakistan, güneyinde Çin ve Moğolistan, doğusunda Tuva ve Hakasya, kuzeydoğusunda Kemerova bölgeleri ile komşudur.Yönetim merkezi Bernaul kentidir.

Coğrafi olarak eyalet toprakları Batı-Sibirya Ovası ve Altay Dağları olarak ikiye ayrılır. Bölge derin nehir vadiler arasında yüksek rakımlı dağ silsileleri ile kaplıdır. Sibirya’nın 4506 m. rakımlı Beluha dağı buradadır. İklimi sert karasal iklim kuşağı içinde OLUP, yazları kısa ve sıcak, kışları ise uzun ve çok soğuktur.

Katun, Biya nehirlerinin birleşerek meydana getirdiği Ob nehri de dahil olmak üzere 20 bin nehir, 7 bin göl vardır. 230 km² genişliğe ve 320 m. derinliği olan Teletskoya gölü buradadır. Eyaletin en büyük gölü 728 km² genişliğe sahip Kulundinskoye gölüdür.

320’ninüzerinde kuş ve 90’nın üzerinde memeli türü hayvana ev sahipliği yapar. Sibirya’nın 2/3’ünü oluşturan bölgede 2 binin üzerinde bitki yetişir. Ekonomisi sanayi, tarım ve hayvancılık ile turizme dayanır. Tuz, soda, kömür, nikel, demir madeni yatakları, Akik, somaki, mermer, granit, maden suları ve şifalı çamur, petrol, doğalgaz  bakımından zengindir.

Geleneksel olarak tahıl ve et üretimi önde gelir. Şeker kamışı, ayçiçeği, keten, şerbetçiotu, kanola ve soya yetiştirilir. Otomobil ve gıda sanayi  ile turizm sektörü gelişme göstermiştir.  Otonom cumhuriyet olmasına rağmen RF’nun kontrolü altındadır. Bağımsız olarak hareket edemezler. .RF’nin kontrolü altında olmak üzere Çin ve Moğolistan ile ticari ilişkileri vardır. Tuva ve Buryat Otonom cumhuriyetleri ile olan ilişkileri RF tarafından düzenlenmektedir. Geleneksel uğraşıları ise hayvancılık, demircilik, balıkçılık, avcılık ve tarımdır.

Altaylar, bölgede yerleşik Türkçe konuşan halkların ortak adıdır. Kendilerini Kiji olarak adlandırırlar. Türklerin ilk anavatanı olan bölge halkının oradan uzaklaşmayan torunlarıdır. Kiji, Oyrat, Dağlı-Kalmuk, Beyaz-Kalmuk gibi isimlerle de anılırlar. Altay sözcüğü: Altay-Kiji, Telengit, Teleut, Kumandı, Çalkandı,Tuba gibi Türk dili konuşan etnik grupların genel adı olarak ifade edilir.

Eski Türk yurdu ve ilk Türklerin yaşamış olduğu Sibirya’nın Altay-Sayan dağlık bölgesinde, Ob-Abakan ve Yenisey nehirleri  havzalarında yaşayan değişik Türk boylarına  Sibirya Türkleri veya Altay Türkleri’ de denir.  Türklerin çekirdeğini oluşturanların torunları  Türk ve Moğol boylarının karışımı olarak  Katun, Ursul, Sem, Mayma, Çarış, Kan, Paçanya akarsuları havzalarında yaşamaktadır. (Yılmaz 313)

Günümüz Altay-Kiji etnosu içinde Telengit, Teleüt, Tuba, Kumandı-Kiji, Ki-Kiji yada Çalkandu Kijiler, Baraba, Kambaşı, Soyon, Karaga, Koybal, Kaç, Sagay, Çolım, Şor, Aç-keşti, Telct ve bunlara bağlı oymaklar yeralmaktadır.

Altay etnik grubu Rusya Federasyonu'nun Altay Cumhuriyeti, Altay Bölgesi, Kemerovo Bölgesi, Batı Moğolistan ve Rusya dışında  Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Rus sınırına yakın bölümünde de yaşamaktadırlar.

Altay cumhuriyetinin toplam nüfusu içinde Altaylar dışında Slav kökenli Ruslar ve % 8 oranında Kazaklar bulunur. Bir kısmı da Batı Moğolistan ve Çin’de yaşamaktadır. 2013 verilerine göre toplam Altay nüfusu 70.800 dir. (ruv.ru) Etnik olarak  kuzey ve güney Altaylar olmak üzere ayrışırlar. Turan (Güney Sibirya) ırkındandırlar.

Sibirya MÖ. 2 binden bu tarafa Türk halkının yaşadığı yerdir. MÖ. 2. Yüzyılda  Hunlar, Kırgızların Sayan bölgesini yurt edinmeleri MS 1. Yüzyılda gerçekleşir Arkeolojik bulgulara dayanarak Altaylarda insan yerleşimi günümüzden 1.5 milyon yıl önce Taş devri olarak adlandırılan tarihi dönemde  Altay düzlüklerinde gerçekleştiği ileri sürülmektedir. Hayvanların resmedildiği  MÖ. 8-3. yüzyıllarda Türk kökenli olan İskitlerin Altaylarda yaşadıkları kesinlik kazanmıştır. MÖ. 6. yüzyıldan itibaren Altay bölgesinin hükümdarları Türkler oldu. İskitler sonrası MÖ. 3. yüzyıldan itibaren İskitlerin yerini Hun ve Sarmatlar aldı.Bölge  MÖ. 552’de ilk Türk kağanlığının (Göktürk devleti) kurulduğu yerdir. Runik alfabesi ile yazılmış İlk Türkçe yazılı kaynaklar olan Orhon-Yenisey yazıtları da burada bulunmaktadır. Türkçenin konuşma ve yazı dili olarak kullanıldığını bu yazıtlardan öğreniyoruz.

4. yüzyılda Türk dilli Hunların içinde var olan Gele, Tu-Ku (Tuğü) boyları 6. Yüzyılda Göktürkler, 5-10. Yüzyıllar arası  Göktürk, 13-14. Yüzyılda Uygurlar, Kırgızlar kendi adlarıyla devletler kurdular. Cengiz Hanla birlikte Moğol egemenliği altına girdiler. 13. yüzyılda Altınordu, 14-15. yüzyıllarda Oyrat-Dörbent konfederasyonu içinde yer aldılar . 14-15. Yüzyılda  Baykal gölü çevresinde yaşayan Moğolların doğu ve batı olarak ikiye bölündükleri dönemde Batı Moğollar grubundan oldukları Moğollardan etkilendiler. Cungar-Batı Moğol yönetimi günümüz etnik oluşumunda yer aldı. (Golden 493) 1502’de Altınordu devletinin ve 1552’de Kazan hanlığının Ruslar tarafından ortadan kaldırılması sonrası 1570’den itibaren bölge Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edilmeye başlandı. 1563’de Şeyhbani Koçum Han bölgeyi yönettiler.

17. Yüzyılda  adı geçen federasyon parçalandı halkın bir kısmı güneyde Çin’e, bir kısmı da Urallar’ın yüksek dağlık Altay bölgelerine göç ettiler, aynı anda birden fazla beye vergi ödemek zorunda kaldılar. (Golden 492)  Altay dağlık bölgesine yerleşenlerin Altay-Kijiler’in ataları olduğu tahmin olunmaktadır.1650 yılında ise Rus birlikleri Kamçatka ve güney Altay-Sayan dağları hariç bölgenin tamamını ele geçirdi.

Altay-Kişiler 18. Yüzyılda Rus egemenliği altına girdiler. 1756’da Cungarların Çin tarafından ortadan kaldırılması ile ortaya çıkan boşluktan yararlanan Ruslar bölgeyi ele geçirdiler Altayların yaşadıkları toprakların ortasından Rus-Çin sınırını çizdiler. Önce Kuzey  Altaylılar Rus ve daha sonra Güney Altaylılar Çin  egemenliği altına girdiler. 18. yüzyılda Çin siyasi olarak zayıf düştü. Fırsatı değerlendiren Rusya Altay topraklarını ilhak etti 1756 dan itibaren Rus köylüleri Altay bölgesinde yerleşmeye teşvik edildiler. 1855 sonrası Ruslar yoğun olarak Slav nüfusu Altaylara yerleştirmeye başladı.

Bu dönem ayrıca toplulukların pekiştiği, yönetimsel nedenlerle kabilelerin oluşturulduğu dönemdir. (Golden493) Göçebe olarak gelen Rus yerleşimciler Altayları kendi öz topraklarından kovdular. Bolşevik devrimi sonrası Bolşevikler ve Çarlık taraftarlarının mücadelesi, iç savaşa neden oldu ve Altaylılar Çarlık yanlılarını desteklediler. Çok zor günler geçirdiler. Her ne kadar 1919’da Sovyet iktidarı bölgeye yerleşti ise de Altaylılar dağlık bölgelerde birkaç yıl daha çete savaşlarını sürdürdüler. 1922’de Bolşevikler tarafından  Gorno-Altayskaya Avtononaya Oblast-Dağlık Altay otonom Bölgesi  adı verilerek sözde otonomi sağlanmış oldu. 1927’de Kızılordu Altay topraklarını işgal etti. İkinci dünya harbi boyunca sürgünlerin yerleştirildiği yer oldu. Çeçen, İnguş, Balkar, Karaçay, Kalmuk, Ahıska (Mesket), Kürt, Hemşinler ve Volga Almanları bölgeye sürgüne gönderilenler arasında idi. 1922 de Özerk Bölge kuruldu ve 1948 de adı Dağlık Altay Özerk Bölgesi olarak değiştirildi.

Özetle Altayların yaşadığı bölge Slavlaştırılarak Altay-Kişiler azınlık durumuna düşmüştür. Kültürel olarak asimile edilmişlerdir. Altay Türklerinin yaşadıkları bölge 1922-1948 yılları arası Oyrat Özerk Bölgesi, 1990 sonrası Rusya’nın BDT olarak yeniden yapılanması sonucu Altay-Kişiler Otonom Cumhuriyeti statüsü olarak anılmaya başlandı. 1991’e kadar Dağlık Altay Bölgesi ve aynı yıl Altay Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını aldı ise de 1992’de Özerk Cumhuriyeti kurularak 2000’den itibaren Sibirya Federal Bölgesi’ne bağlandı

Kuzey ve Güney Altayların etnik oluşumları farklılık gösterir. Kuzey Altayların etnik çekirdeğini eski Türk, Samoyed, Ketsk ve Ugor kabilelerinin uzun süreçli etkileşim ve ilişkileri sonucunda şekillenmiştir. Güney Altaylıların etnik oluşumu   6-8 yy’da eski Türk ve Uygur kağanlıklarının ana halkları olan Türkçe konuşan Tele ve Türk kabileleri birliğine dahil göçebe  Töles ve Kırgız Türk kabileleri oluşturmuştur. Bunlara 13-18. Yüzyıllarda Moğol kabileleri karışmıştır.Kumandılar, Lebed Tatarları, Karaorman Tatarları,Tubalar  Kuzey Altay Türkleri, Asıl Altaylar olan Altay Kijiler, Katunya ve Çarış ırmmakları havzasında yaşayan 20’ye yakın oymak, Tölesler, Telengitler, Teleütler Güney Altaylılar olarak bilinirler.(Uğurlu 53)

Altay dil ailesinin oluşumu ve kullanımı Göktürklerden çok öncedir. Orhun-Yenisey yazıtları ile birlikte Türk dilinin yapısı da ortaya konmuş ve Altay dil ailesi de doğmuş oldu. Moğol, Tunguz, Japon, Kore ve diğer diller Altay dil ailesi içinde yer alırlar. Bu arada tarihte Türk adını alan, Kullandıkları Türkçe  Güney Sibirya (Doğu-Türk) Altay Ailesi Türk Grubuna dahildir. Yazıları 19. yüzyılda Kiril alfabesi olarak düzenlenmiştir.1922’den edebiyat dili Altay-kiji diyalektinde gelişmiştir. Türkçe konuşan ve Türkçe yazan Göktürklerin olduğunu da vurgulayalım.

Altayca ve Oyratça : Altay Türklerinin çok uzun bir süre Moğol olan Cungar hanlığının hakimiyeti ve etkisinde kalmaları sonucu, Moğollara Oyrat denilmesi nedeniyle de Altay Türklerine de Oyrat, dillerine de Oyratça denmiştir. Oyrat/Oyratça sözcükleri 1947 yılına kadar kullanılmış bu tarihten sonra Altayca/Altay Türkçesi, Oyrat  bölgesi  de Dağlık Altay anlamına gelen Gorno Altay olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanmıştır.

Altay dilinin Kırgız diline benzerliğine dayanılarak etnik olarak Kırgız ağırlıklı oldukları düşünülür. Altay ülkesi batı Moğol kökenli Cungar (Kalmuk-Oyrot) devletine tabi oldu. Yüzyıla yakın bir dönem Kırgız, Buryat ve Mogol grupları bölgenin efendisi idiler. Altaylılar daha sonra (13-18. yy) da Moğol kabileleri ile karıştılar. 

Güney Sibirya Dağlık Altay Özerk Cumhuriyetinde yaşayan halkın 1/3’ü Altay Türküdür ve kullandıkları dilde Türkçenin bir lehçesi olan Altay Türkçesidir. Altay, Teleüt ve Telengitlerin kullandıkları Türkçe güney ağzı ve Altay, Tuba, Kuman, Çalkanlar’ın kullandıkları Altay’ca kuzey  ağzı olarak bilinir. Yazı dili ise güney ağzı olan Altay-Kişi ağzına dayanır.

Altay-Kişiler, Oyratça adını verdikleri dili kullanırlar. Oyratça, Altay dil grubu içerisinde Güney Sibirya veya Doğu Türk dilleri sınıfı içinde yer alır. Tuba Kumandin  Çelkan ve Altay Telent şiveleri bulunmaktadır. Oyratça genelde Moğolcaya daha yakın olup Türkiye Türkçesi ile benzerliği yoktur. Ruslar tarafından 1868’de Altay’ca alfabe, sözlük, gramer kitapları bastırılmıştır. Oyratça’yı dil olarak koruma başarısı gösterseler de kültürel yönden asimile olmuş, demografik erozyona uğramışlardır. Kiril alfabesi kullanırlar. Eğitimleri Rusça’dır. Halkın % 84.4’ü Altay dilini ana dili olarak kullanmaktadır. Ana dilde yayınlanan günlük bir gazete ve 2 dergi vardır. (Tugrul 374)

İlk dil bilgisi kitabı Teleüt lehçesi ile Hıristiyan misyonerlerce hazırlandı. 1922-1928 arası Kiril, 1928-1938 arası Latin alfabelerini kullandı iseler de 1938 den bu tarafa Kiril alfabesini kullanmaktadırlar. Sözlü edebiyat ürünlerinden mitoloji, folklor ve efsaneleri gelişmiştir.

Güney Sibirya Turan ırkı (Mongoloid)  mensubu olan Altay-Kişiler fizyolojik olarak kısa boylu, zayıf ve hafif şaşı ve çekik gözlüdür. Mütevazi, misafirperver, iyi yol arkadaşıdırlar. Filosofiye meraklı, iyi birer anlatıcıdırlar. Kadınlar ise çok iyi ve ideal ev hanımıdır. Güney Altay toplulukları dilsel ve antropolojik açıdan daha çok Orta Asya halklarına yakındır. Kuzey Altaylarda ise hayvancılık, orman avcılığı yönleri ile Ural tipi baskındır. (Golden 494)

Şamanizm’e inanan Altaylılar 1895 sonrası Budizm’le tanıştılar. Şamanist kült ve adetler Budizm’e uyarlanarak yaşamlarına girdi ve günümüzde de devam etmektedir. Budizm ile Şamanizm’in karışımı olan inanç sistemi Rus karşıtı Ak Can hareketine dayanır, gelenek ve yerel özellikleri çok fazladır. (Kitap III:627-629)

Altay-Kiji, Telengit, Teleüt, Kumandı, Tuba, Çalkandı boyları boylarının meydana getirdiği Altaylılar 1855’de yaşanan yoğun Rus göçü sonucu Altaylılar kendi topraklarından kovuldular. Topraklarından kovularak yurtsuz kalan Altaylar yoğun Hıristiyanlık propagandası ile karşı karşıya geldiler ve güneye göç ettiler. Kuzeyde Kemerova bölgesi Baçat nehri boyunda yaşamaya devam eden Teleütler 19. yüzyılda büyük ölçüde Ruslaştılar.

Uzun dönem Moğollarla birlikte yaşamanın sonucu olarak 1895 sonrası Budizm’i benimsediler. Şamanizm ile Budizm’in karışımı ve yerel özellikleri fazla olan, eski Şamanist kült ve âdetleri Budizm’e uyarlanmış olan  Ak Can hareketine yöneldiler. Ak Can hareketi anti Rus bir hareket olup durumdan kuşku duyan Ruslar 1904 de yapılan bir toplantıyı basarak Ak Can yanlılarını tutukladılar.  

Dilleri:  Oğuz, Kırgız, Uygur dilleri kökenli olan Altay’ca 62. bini Altay Cumhuriyetinde, 3 bini Rusya’da olmak üzere 65 bin kişi tarafından konuşulur. Resmi statüsü olmayan yerel dil olup, dünyada yok olma riski olan diller arasında bulunmaktadır.

BURYATLAR

Buryat Otonom Cumhuriyeti, yönetim merkezi Ulan-Ude. Güneydoğu Sibirya’nın Moğol kökenli halkı olup, Baykal gölünün doğu ve güneyinde yer alan cumhuriyetin güneyinde Moğolistan, güneybatısında Tuva Otonom Cumhuriyeti bulunmaktadır. Konuştukları dil olan Buryatça Moğol dil grubundandır ve  Altay’ca olarak adlandırılır. .Batı Moğolca, Halha, Buryat’ça kollarına ayrılır.

10-12. yüzyılda Uygur, 1206’da Moğol egemenliği altında yaşadılar. 13. Yüzyılda   Yakutlarla Tunguzları kuzeye sürdüler.ve Baykal gölünün güneybatısı Angra, Oka havzalarında yaşamakta olan Yakut topraklarını işgal ettiler. Cengizhan döneminde yerleşik hayata geçtiler.14. yüzyılda kabile federasyonlarını oluşturdular.

17. yüzyılda Rus işgaline uğradılar, toprakları 18. Yüzyılda Çarlık Rusya’sına katıldı.1917 yılına kadar eski toplumsal örgütlerini korudular.(Tugrul 180) Rusların dil ve din asimilasyonuna direndiler ise de sadece dinlerini koruyabildiler. 1. Dünya savaşı sırasında toprakları Japonya ve ABD arasında el değiştirdi.1920 de tekrar Rusların eline geçti.1923’de Otonom, 1923 de Moğol-Buryat otonom cumhuriyeti oldu. 1930 da tüm aydınları yok edildi  ve 1937’de 3 parçaya bölündüler. Topraklarına Slavlar yerleştirildi ve azınlık duruma düştüler. 1929-1937 yılları arası Budist ve Şamanizm inançlı dinleri yasaklandı. Kullandıkları alfabe Kiril alfabesi ile değiştirildi. 1958’de Buryat Otonom Cumhuriyeti kuruldu.

Nüfus yapısı olarak % 70 Rus, % 24 Buryat ve % 2 Ukraynalı (Ukrain)  dir. Etnik olarak Moğol-Mançu ve Kalmuklar’la ilintilidirler. 13-14. Yüzyıl yaşamları göçebe olup avcılık, besicilik, tarımla uğraşan yarı göçebe bir topluluktur. Tuva, Moğolistan, Çin ve Taylan ile ticari ilişkide olan Buryat toprakları volfram, molibden, altın, zümrüt, gümüş, kömür madenlerince zengindir. Tarım yapılır, kürk üretimi vardır. Ağaç, kağıt, mobilya sanayi gelişmiştir.

ÇULIMLAR VE TOMSK BÖLGESİ

RF Batı Sibirya Tomsk bölgesinde, Çulım nehri havzasında yaşarlar. Kecik, Küreik, Çulım Tatarları gibi alt toplulukları vardır. (Golden 496) Nüfusları  355  kişi  (2010). Bir kısmı da Tayga’da Krasnoyarsk bölgesindeki Paseçnoye köyünde yaşamaktadır.  Çulımlar Hakas halklarındandır. Tomsk kenti aynı adı taşıyan bölgenin de yönetim merkezidir. Kuzey ve batısında Tümen Bölgesi, güneyinde Kemerovo Oblastı ve Novosibirsk Bölgeleri, batısında  Omsk Bölgesi, doğusunda  Krasnoyarsk Eyaleti bulunmaktadır .

2010 yılında sadece 44 kişi Çulımca bilyordu. Lemskaya’da konuşulan Aşağı Çulımca’yı konuşan tek kişi 2011 de ölünce dil olarak Aşağı Çulımca ortadan kalkmış oldu. Bu bağlamda gelecek 20-25 yıl içinde Çulım Türkçesinin ölü diller arasında yer alması kaçınılmaz gözükmektedir.

İklimi karasal olup topraklarının büyük bir kısmı tayga  ormanları ile kaplı ve bataklıktır. Ulaşımı zor olan bir bölgedir . Çulımlar geçmişte akarsu boylarında yaşamışlar avcılık ve balıkçılıkla geçimlerini sağlamışlardır. 20. Yüzyılda ise kürk ticareti belli başlı gelir kaynakları oldu. Geleneksel  olarak bitki liflerinden dokuma, iplik, ağ, ahşap ya da sopalardan örme, kayık, kayak, kızak yapımı, deri işlemeciliği bulunurdu. 20. yüzyılın başında tamamen kalıcı yerleşime geçmişler ve günümüzde  büyük bir bölümü tarım ve ormancılık sanayiinde çalışmaktadır.  Orman, petrol, doğalgaz ve çeşitli madenlerce zengindir. Sanayi yanında tarım, hayvancılık, balıkçılık, avcılık ekonomik faaliyetler arasındadır.

Çulımlar MS 2.binin ikinci yarısında, çoğunlukla Güney Sibirya’dan olmak üzere  yaşamakta oldukları bölgeye geldiler. Sibir Hanlığının Kıpçakça konuşan Tatarlarından türemişlerdir. (Golden 496) Çulımların küçük bir bölümü 16-18 yy’larda Sibirya’nın Rusya’ya dahil edilmesinden sonra Ruslar, ayrıca Kızıllar ve Sibirya Tatarları tarafından asimile edilmişlerdir. Geri kalanlar  ise 17. yy’dan başlayarak, tabi oldukları siyasi güce  vergi ödeyerek değişik yönetimler altında  yaşamışlar ve bu durum  20. yy başlarına kadar devam etmiştir.

Çulımlar  Soyuk boyuna dayandırılırsalar da Hakasların bir kolu olarak kabul edilirler (III/631) ve 17-18. yy’larda Yon denilen bölgede komşu topluluğuna dönüşmüştür.  Babaerkil aile tipi yerini 19.yy’da  küçük, tek eşli aileye bırakmış ise de babaerkil aile 20. Yüzyılın başlarına kadar etkinliğini korumuştur.  Çulımlar’da aile  ve toplum hayatında   kadın erkek ile eşit haklara sahipti.  Günümüzde ise çekirdek aile 3 neslin bir arada yaşamakta olduğu bir yapıya sahiptir. 

Adları yaşamakta oldukları Ob nehrinin kolu olan Çulım nehrinden gelir. Bölgede Tatarlar başta olmak üzere, bölgenin  köklü halklarından olan  Evenkler, Çulımlar, Selkuplar, Hantlar ve diğer etnik gruplar geçmişin arkeolojik ve kültürel mirasının devamıdırlar. Ahşap mimarileri ile dikkati çekerler. Kendilerine Çulım adını vermekle birlikte ayrıca Tomsk Karagasları, Çulım insanları, Çulım Tatarları, Çulım Türkleri, Çulım Hakasları gibi isimler de kullanırlar .  

Tele-Uygur, Kitan (Moğol), Sibirya tatarları, Teleutlar, Yenisey Kırgızları, Çulım etnosunu oluşturan etnik gruplardır. Diğer taraftan etnik bir Hakas grubu olan Kızıllar, Fin-Ugor ailesinden Samodi halkı Selkuplar ve Sibirya Tatarları gibi Güney Sibirya’nın diğer Türkçe konuşan halkları ile tarih ve akrabalık bağları içinde olmuşlardır.

Çulımlar Altay Türk Dilleri içinde yer alan  Uygur grubuna giren Çulım Türkçesi ile konuşurlar. Dilsel ve Etnik olarak güney Sibirya’nın Kızıllar, Selkuplar, Ob ve Tomsk Tatarları, Ketler gibi Türkçe konuşan boylara  ve Moğollara dayanırlar. Yazı dilleri yoktur. Çoğunluğu Rusça konuşur ve ana dillerini pek bilmezler. Nüfuslarının çok azalması ve Çulımca bilen yaşlıların hayattan göçmesi nedeniyle yok olma olasılığı çok yüksek olan diller arasında  bulunmaktadır. 1990 sonrası Çulımca öğrenme çabaları başlamışsa da yeterli gözükmemektedir. Eğitim dilinin Rusça olması Çulımca’nın gelişmesine fırsat vermemektedir. Son zamanlarda  Çulım dili sözlüğü oluşturulmuştur. 

Çulım kültürü güney Sibirya  tayga koşullarında  şekillenmiştir. Geleneksel folklorları, Kuzey Altaylar, Hakaslar ve Şor sanatına benzer, Geçmişte var olan ahşap işçiliği , ahşap malzeme, ağaç kabukları, kumaş ve deri üzerine desen bezeme işleme geleneği günümüzde de sürdürülmektedir. Rus kültüründen etkilenmişler, pencere çerçeveleri ve denizlikleri süslemelerini ve bir çok bezeme motiflerini  alarak kültürlerine dahil etmişlerdir. Aypan bayramı: Çulımların geleneksel bayramı olup, bereketli ay ve zengin adam anlamına gelir. Bayramda herkes birbirine zenginlik ve aileye bereket diler.

DOLGANLAR

Dolganlar, Orta Sibirya’nın kuzeyinde yer alan  Krasnoyarsk Eyaleti   Taymır (Dolgan-Nenets) Otonom Cumhuriyetinde  , Taymir Yarımadasının (Avrasya kıtasının en kuzey parçası) tundra bölgesinde  ve Saha ülkesinin Anabar bölgelerinde yaşarlar. Dolganların yaklaşık 4/3’ü Taymir Yarımadasında olmak üzere iç kısımlarda da dağınık olarak yaşamaktalar. Taymir Özerk Okruğu’nda 5.517, Saha Cumhuriyetinde 2.272 kişi olmak üzere toplam nüfusları 7.261 kişi kadardır (2002) (III/630) Doğu Sibirya’da Rusların ortaya çıkması nüfusu az olan bu köklü halkın asilimilasyon uğramasına neden olmuştur. Dolganlar yine de geleneklerini, göreneklerini, hayat tarzlarını ve diğer kültürel özelliklerini muhafaza etmeyi bilmişlerdir.

Eyalet  doğuda Yakutistan ve İrkutsk Bölgesi’ne, güneyde Tıva ve Hakasya, batıda  Kemerovo ve Tomsk Bölgeleri, Hantı-Mansiysk ve Yamal-Nenets Otonom Bölgeleri’ne komşudur. Sert kıtasal iklim hakim olup halk güney bölümde yaşamaktadır. Topraklarının % 50’si ormanla kaplıdır. Doğal kaynaklarca zengindir. Dolganların Toplam nüfusları 8 bin civarındadır. Geleneksel geçim kaynakları  arasında geyik yetiştiriciliği, avcılık, balıkçılık, tarımsal üretim bulunmaktadır.

Batı Sibirya’nın Baykal bölgesinde yaşamakta olan Dolganlar 17-18. yüzyılda Taymir Yarımadasına  gelerek yerleştiler. Zaman içinde de yerli halklarla birleştiler .. Doğu Sibirya’ın Rusya’nın hakimiyeti altına girmesinden önce Dolganlar Yakutların bir grubu sayılırlardı. Rus etnograflar  bu etnosun ayrı bir halk olduğunu ileri sürmüşler ve  etnik oluşumları 20. Yüzyıl başlarında gerçekleşmiştir. Dolgan adı yapay bir adlandırma olup 1935 sonrası kullanılmaya başlanmıştır

Kendilerini Saha, Dağ-Kişi olarak adlandıran Dolganlar’ın kökenlerinin Tunguz-Mançu, Evenk soylarının Yakutlar ile karışması sonucu Dolgan etnik grubunun ortaya çıkmış oldukları, Tunguz ve Saha kabilelerinden geldiği görüşü vardır. Dolganlar’ın etnik kökeninde Evenkler önemli rol oynamışlardır. 19-20.yüzyılda  Yakut, Enets ve Nenetsler  etnosları  ile karışım olmuştur.  Dolganlar, Rusya’nın kuzeyine yaşayan diğer Türk Yakut,  Evenklerden oluşan Tungus-Mançurya ve  Enetslerden olan Samodi halkları ile akrabadırlar. Böylece bilim insanlarının görüşüne göre Dolganların entik oluşumları komşuları halkların etkisi altında gerçekleşmiştir. Bu süreçte en önemli rolü ise Yakutlar ve Evenkler oynamıştır. Köken: Tunguz kökenli olup Yakutlarla karışmışlardır.

Dolganca Yakut dilinin  lehçesidir. Türkçe’nin Yakut dili grubuna dahildir.  Yakut dilinin Dolgan diyalektinde konuşurlar. Dilleri Sahaca’ya çok yakındır. Evenkçe’nin etkisi görülür. Mançurya grubuna giren Evenk dilinin etkisi ile değişime uğramış Yakut dili vardır. .Ancak Türk dili konuşuyor olmaları bu etnosun Türk kökenli olduklarını ortaya koymaktadır.  

Dolgan mutfağının esasını pişmemiş, dondurulmuş ya da haşlanmış geyik eti oluşturur. Yakut (küçük hikayeler) ve Rus (hikayeler) etkisi görülen gelişmiş bir folklorları vardır. El sanatları arasında boncuk süsleme, geyik derisi ve boncuk kullanarak elbise ve ayakkabı bezemesi bulunur. Geyik ve mamut kemiklerinden oyma sanatı yaygındır.

Bir çok geleneksel inanış şekilleri hala yaşamaktadır (animizm, doğa güçlerinin tanrılaştırılması, Şamanizm gibi). Dolganlar sözü geçen tüm halkların bazı geleneklerini benimseyip balık tutma, ren geyiği yetiştirme, yabani geyik ve kutup tilkisi avcılıkla uğraşırlar. Gerçi komşu halklara kıyasla Dolganların daha çok ticarete yöneliktirler.

 
Evenkilerin yaptıkları gibi, geyikleri eyer altında kullanmayı bilirler, Nenets ve Nganasanlar gibi çoban köpeklerini yetiştirirler. Seyyar çadırı fikrini Rus tüccarlardan almışlardır. Bu, egemen kültürden (bu durumda – Rus kültürü) alınmanın geleneksel kültürün unsuru haline gelmesinin nadir bir örneğidir.

 Çoğu Dolgan kasabalarında yaşayanlar aynı kökten olan Yakutia halkıyla daimi iş, evlilik ve kültür bağlarını geliştirirler. Bazı bölgelerde komşu olan Nenets ve Enetsler (Samoyed grubu) ile beraber geleneksel işbirliğini sürdürmektedirler.

 
Kendilerini farklı şekillerde tanımlarlar. Büyük çoğunluğu ve komşuları Evenklere ‘tıa’ ya da ‘tıa-kihi’, yani orman insanları derler. Soylarını başka Dolgan soyları ile de ilişkilendirirler, bunlar arasında Dongot, Edyan ve Karanto soyları vardır. Ancak Dolgan soyu temsilcileri her zaman kendilerine Dolgan demişlerdir. Ancak bunu yaparken kökenlerini Evenklere bağlamaktadırlar.

 Soylarının kökenleri konusunda eski hikayelerde eski zamanlarda dört Dolgan soyu tek bir soy grubu oluşturmaktaydılar. Ancak bir seferinde eski Dolganlar insan yenilen bir bayramda bir araya gelirler. Bundan sonra tek olan soy ayrılmaya başlar ve . Kulakları yiyenler Dolgan , burnu yiyenler Dongot  ayakları yiyenlerden Edyanlar, elleri yiyenlerden ise Karanto soylarını oluşturmuştur. Etnoğrfalar  dört soyun Evenk olduklarını kabul ederler.

Mitolojik hikayelerin ve efsanalerin çoğu Yakutların ki ile benzerdir. Yakutlar ve Dolganlar eski zamanlarda Dünya’da kaosun , gökyüzü ve suyun iç içe olduğuna inanırlar. Karaların meydana gelişi ise Gagara’nın  suya dalması, bir kaç kum tanesi çıkarması sonucu meydana gelir.

 Taymirde yaşayanların yüzde sekseni dillerini bilir. Dolganca bilen 4.900 civarındadır. Dolgancada  yazılı edebi eserler bulunmaktadır. Her ne kadar ders olarak öğretilmekte ise de kesin olarak yok olacak diller arasında bulunmaktadır. Medyada Dolganca yayın yapılmaktadır. Ruslardan ayrı ve uzakta kendi başlarına yaşamaları ise dilleri için kazanımdır.

 HAKASLAR-ABAKAN TÜRKLERİ

Hakasya halkı doğu Sibirya’da  Minusa havzasındaki Krasnoyarsk krayının güney bölgesinde,  Abakan-Yenisey kıyılarında Hakasya Cumhuriyeti’nde yaşarlar. Toplam nüfusları 80 bin kişi kadardır. .Hakaslar içinde Şorlar, Kaş, Sagaylar, Çulımlar, Kamasin, Aba, Kızıl, Tuba, Küreik, Koyballar (Abakan nehri boylarında yaşayan nesli tükenen halklardandır), Kızılların nüfusları  23 bin civarında olup Hakasya’nın kuzeyinde yaşarlar. Kendilerini Tuvalara bağlı kabul ederler, nüfusları 13 bin civarındadır.   Kaç ırmağı vadisinde yaşayan Kaçlar: Çeşitli kabilelerden oluşur, nüfusları 5-6 bin civarındadır. Ayrıca Hakaslarla birlikte yaşayan Karamasinler, Kırgız Munissinks Tatarları gibi sayıca çok az boylar bulunur. Ve Hakasya nüfusunun % 10’unu meydana getirirler. Toplam nüfusları 80 bindir. Abakan önemli bir yerleşim yeridir.

Kendilerini Tadar olarak adlandıran Hakaslar: Abakan, Munisinsk, Yenisey Tatarları olarak da bilinirler. Sibirya’da yaşayan Altay, Tuva, Buryatlar arasında nüfusça en küçüğü olup daha önceleri  yapay bir adlandırma olarak Abakan ya da Minusa Tatarları olarak adlandırılmışlardır. (Golden 493) .

Altay Ailesi, Türkçe Grubu’na giren Hakas dilinde konuşurlar. Modern yazı dili Kiril alfabesi esas alınarak oluşturulmuştur.

Hakasların büyük bir çoğunluğu geleneksel inanışlarını muhafaza etmişlerdir. Şamanizm ve Ortodoksluktan etkilenmişlerdir.

Hakasların yaşadıkları bölgede yerleşim MÖ. 3 bin yılına kadar gitmektedir. .MÖ. 3-4 yüzyıllarda Hunlar hakimiyet kurdular ise de MS. 216 da dağılmaları üzerine içinde bulunan boylar değişik yerlere göç ettiler. Hunlar sonrası  sırasıyla Siyenpiler, Juan-Juanlar, Göktürkler, Oğuzlar, Moğollar, Uygurlar, Kırgızlar, Tatarlar/Kalmuklar bölgenin efendisi oldular.

Hunların 216 da dağılması sonrası bağlı boylar dağılarak başka yerlere göç ettiler.. Hunlar sonrası bölgeye Siyenpiler, Juaan-Juanlar, Göktürkler egemen oldular. Hunların himayesinde yaşamakta olan Kırgızlar, 6. Yüzyılda Göktürklerle savaştılar, 7 yüzyılda Yenisey boylarında yarı bağımsız yaşadılar. 740-840 arası Uygurlara bağlı ve Moğolların yönetimi altına girdiler. 11-12. Yüzyıllarda bölgeye Naymanlar hakim oldular.16. yy da  Altınordu devletinin ortadan kalkması üzerine  dağıldılar. Bunun üzerine Ruslar 1556 dan itibaren Sibirya’ya sarkmaya başladılar. 17.yüzyılda Moğol hanlarından olan Kırgız beyleri Altın Han ve daha sonra Kalmuk- Oyrat  (Çungar) hanlıkları olarak bölgede hüküm sürdüler. 1703’de Kalmuklar 15 bin Kırgızı Çungarya’ya göç ettirdiler ve Kırgız beyleri dönemi de sona erdi. Geride kalan Kırgızlar dağlık bölgelere çekildiler. 1727’de Çinliler Ruslarla yaptıkları anlaşma sonucunda bölgeyi Ruslara bıraktılar. 17-19. Yüzyıllar arsında Rus nüfuzunun altında iken Kırgızların Çungarya göçü ve kalanların dağlara çekilmesi sonucu boşalan araziyi Ruslar, Rus köylülerine dağıttılar. Çoğunlukta olan Hakaslar kendi yurtlarında azınlığa düştüler. Hakaslar 18-19. yüzyıllarda yoğun Hıristiyanlık baskısı altında kaldılar ve Yenisey bölgesindekiler 19. yüzyıl sonlarında asimile oldular. 1916’de bölgeye gelen Beyaz Ruslar bölgeyi ele geçirdilerse de 1919’da Rus hâkimiyeti tekrar sağlandı. Hakaslar 1925’de Hakas Özerk Okruğu, 1930’da Hakas Özerk Oblastı adları altında yönetildiler. 1990’da Hakasya Cumhuriyeti adını aldılar. 19. Yüzyılda Rus sömürgeleri arasına katıldı. .

Hakasların içinde Türk (Yenisey Kırgızları), Ket (Arinler, Kotlar) ve Samodi (Matorlar, Kamasinler) gibi halklar karışmışlardır. ‘Hakas’ adı, 9.-10. yy’da Çin kaynaklarında Yenisey Kırgızlarına verilen ‘hagası’ kelimesinden türetilmiştir ve 20. yy başında kullanılmaya başlanmıştır.

Hakas topluluğu içinde yer alan Kaçlar kendilerini Kendini ‘Haaş’ ya da ‘Haas’ şeklinde adlandırırlar. Sayan dağlarından kuzey denizine doğru Yenisey Irmağı boyunca uzanan ve Kaça Irmağı’nın aktığı bölgede yaşamışlardır. Rus kökenli ‘Kaçlar’ adı 17. yüzyılda onların Haşha’dan oluştu.. Aynı şekilde Kızılkayalar Kızıl Seoku, Sagaylar – Sagay Seoku’nun ismine göre adlandırıldı. Koyballar Kaçlar ve Sagaylar tarafından hemen hemen asimile edilmiş durumundadırlar..

Tarihte Abakan ve Yakut Türkleri olarak adlandırıldılar. Seoklar (Hakasça ‘kemik’ anlamına gelir)  ile özdeşleştirilirdi .Hakas halkı Kaç, Sagay, Beltir, Birüsin, Koybal ve Kızılkaya olan altı ana etnik gruptan meydana gelir.

Bütün Hakas etnik gruplarına özgü olan ve yerel özelliklerini gösteren  seokların renge göre ayrımı (beyaz-siyah), nehirli ve dağlı olanlarına ayrımına sadece Birüsin ve Beltirler’de rastlanır.  

Hakasların geleneksel geçim kaynağı yarı göçer hayvancılık idi. At, büyük baş hayvan, koyun yetiştirilir, avcılık önemli yer tutardı. Deri işlemeciliği, keçe yapımı, dokumacılık, kırbaç yapımı vardı. Yetenekli demir işlemecileri olarak kabul edilirler, küçük demir eritme fırınları kilden yapılırdı.  

Çadırlarına aal ib adı verilen ve  10-15 çadırından meydana gelen topluluklar halinde yaşarlardı. Seçilen önderin adı Aaallar verilirdi.17-19. Yüzyıllarda 3-6 atın çektiği, 3-4 insanın çok kısa zamanda kurduğu  aas İb adı verilen geniş çadırlarda yaşadılar.19. yüzyılda taşınabilir kubbeli , köşeli çadırları kullanmaya başladılar.                          (ru-horse.livejournal.com)

Köken: Kendilerini Tadar olarak tanıtan Hakaslara, Hakas adı Ruslar tarafından verildi. Yenisey-Abakan bölgesinde yaşamış olan Sağay, Kaç, Koybal, Kızıl, Kamasin, Kırgız, Beltir boylarından meydana gelen eski Yenisey Kırgızları’nın torunları olarak bilinirler.

Dil:Hakasça da diğer Türk dilleri gibi Oğuz, Kırgız, Uygur kökenli olup, devlet dilidir. 70 bin kişi tarafından konuşulur. Bu sayının 22 bini Rusya’dadır. Rusça ile birlikte resmi statülü dildir. Yerel dil özelliğinde olan Hakasça dünyada yok olma riski altında olan dillerdendir.

Sağayların dili de Hakasça içinde yer alır. Kültür ve dil erozyonuna uğrayan Hakas dilini en iyi yaşlılar bilmektedir.Halkın 1/3’ü ana dillerini bilmemektedir. Hakasça’nın demoğrafik gücü Hakasya nüfusu içinde % 10’ u geçmez. Hakasça dil olarak okullarda öğretilmekte ve Hakas dilinde yazılı eserler bulunmaktadır. .Abakan ve Doğu şivelerinin bir grubunu meydana getirir. .Sağay, Kaça,Kızıl ve Şor şiveleri vardır.

Hakaslar içinde bulunan etnik gruplar kendi  farklı dillerini (şivelerini) konuşurlar. Konuşulan diller Moğolca’nın etkisinde kalmıştır. .Rus nüfus oransal olarak % 80 leri bulması nedeniyle baskın dil Rusça’dır. Dilsel olarak Sağay-Beltir ve Kaça-Koybal-Kızıl-Şor olarak iki gruba bölünürle. Çulım Tatarları ve Şorlar Hakas topluluğu içinde yer alır. (Golden 495)

HAKASLARA İÇİNDE BULUNAN KÜÇÜK BOYLAR

SAGAYLAR: Hakasya halklarından olan Sağaylar 30 bin kişi civarında olup etnik köken olarak Kırgızlara yakındır.. Tarım ve hayvancılıkla geçinirler. Hıristiyan dinine bağlıdırlar. Şamanist kültürlerini korumaktadırlar.

BELTİRLER: Hakaslar içinde yer alırlar. Değişik oymakları bulunur. Yenisey nehri boyunda yaşayan Beltirler’in  hayvancılık, demircilik uğraşı konularıdır. Hıristiyan inancında olmalarına rağmen Şamanist unsurları korumuşlardır.Türk dilli halk olup Abakan şivesini konuşurlar. (Uğurlu 74) Kendilerini Tuvalılara bağlı olarak hissederler.

KAÇLAR: Hakaslar içinde yer alan boylardandır. Kaç ırmağı çevresinden şimdiki bulundukları vadisine gelmişlerdir.  17. Yüzyılda Ruslar tarafından İrtiş havzasından sürülen boylar arasındadırlar. Etnik olarak Kırgız ve Tubalar oluşumlarında yer almıştır. Dilleri Sagay diline yakındır.Çeşitli kabilelerden oluşurlar.

KOYBALLAR: Tuba adıylada anılırlar, Abakan nehri boylarında yaşarlar. 13 boydan meydana gelirler.ostak ve Samoyed etkisinde kalmışlar, dilleri Sagay ve kaç ağızlarından oluşur.. Sağay ve Kaçlar içinde asimile olmuşlardır. Soyları tükenen halklardandır.

KIZILLAR:Hakaslar içinde yer alan Kızıllar’ın etnik oluşumunda Kırgız, Teleüt, yenisey Ostyakları yer almıştır.Dilleri Kaçların dilleri yakındır.Hakasya’nın kuzeyinde yaşarlar.

KAMASİNLER: Krasnoyarsk’da Man ve Kan nehirleri boylarında yaşayan Hakaslara bağlı topluluktur.

KÜREİKLER: Çulım nehri boyunda yaşayan Küreikler Çulımlara bağlı bir boydur.Dilleri Kızıl ve Şor ağızlarına yakındır.

ABALAR: Abakan Türklerinin küçük bir boyudur. Hakaslar  içinde Altay dağlarının kuzeyinde Aladağ yamaçları ile Tom nehri kıyılarında yaşarlar. Dilleri Sibirya Türk dili şivesi içinde yer alır.

Birlikte yaşamakta oldukları Türk boylarının karması olup 17-18. Yüzyıllarda Kırgızlardan boşalan Abakan vadisine gelerek yerleştiler. Dilleri Oğuz-Uygur Türk dili olup, ortak şiveleri vardır. Dilsel açıdan Sagay-Beltir ve Kaç, Koybal, Kızıl, Şor olarak iki topluluğa bölünürler.(Golden 295) Kültürel olarak batı ve doğu Abakan yaşam ve kültür farklılığı göze çarpar. Şamadırlar, Şamanist kültürlerine devam ederler.

Tyas Tyas adı verilen dini bayramlarında komşu Türk boyları Haziran ayında bir araya gelerek kutlama yapılır. Kımız içilir, kurban kesilir, gelecek bayramda kesilecek kısrak veya aygır  kurban olarak seçilir. .Cirit ve güreş müsabakaları yapılarak  Kopuz ve Tyattagan adı verilen çalgılar eşliğinde şarkılar söylenir.. Evlenme ve ölü defni Şaman geleneklerine göre gerçekleştirilir. Ozanlara karşı saygı ve bağlılık gösterirler, destan ve kahramanlık efsaneleri yönünden zengin sözel edebiyatları vardır. (Uğurlu 80)

KUMANLAR: Sibirya’nın Altay ve Kemerovo bölgesinde yaşayan Türk kökenli az sayıdaki yerli bir halktır. Kumanlar, Tengricilik adlı dinin mensubudurlar. Tengricilik veya Göktanrı dini, tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıdır. Tengri'ye (bugün Tanrı) ibadet etmenin yanında Animizm , Şamanizm , Totemizm bu inancın ana hatlarını oluşturur.

SİBİRYA TATARLARI (Tobol-İrtiş, Baraba, Tomsk Tatarları)

yaşadıkları bölgelerin adıyla da anılan Sibirya tatarları Tümen, Tobol, Tomsk, Omsk, Baraba, Novosibirisk şehirlerinde dağınık olarak yaşarlar. Yaşadıkları yerleşim birimlerinin adlarıyla da anılırlar. .Aynı bölgelere daha sonra KazanTatarları’da geldi ve onlarla birlikte yaşamaya başladılar. Doğalgaz ve petrol yataklarınca zengin olan bölge göçmenlerin istilası altındadır.

Köken: 17. yüzyıl başlarında yıkılan Kırım Tatar ve Kazan hanlıklarının bakiyeleridirler. Toplam nüfusları 253 binin üzerindedir. (2010) Sibirya Tatar nüfusu ise 6.779’dur.

Yazılı dil olarak Kazan Tatarcasını kullanırlar ve dilleri de Kazan Tatarcasına yakındır. Kullandıkları Kazan Tatarcası kesin olarak yok olma sürecinde olan diller arasındadır.  

SOYOTLAR

Buryat ve Tıva cumhuriyetlerine yakın olan Oka ve Tunken ilçelerinde yaşarlar. Dillerinin ölümü 1990’da tamamlanmıştır. 2005 yılından itibaren Soyotça öğretilmeye başlanmış olmakla beraber. Henüz iletişim dili değildir. Sözlük ve ders kitapları bulunmaktadır. Dilin geleceği Soyotların öğrenmesine ve dillerini benimsemelerine bağlıdır.2002 verilerine göre Soyot nüfusu 1973 idi.(III/684)

ŞORLAR (Kuznetskiye tatarı)

Hakasya halklarından olan Şorlar Kakas olarak da bilinirler. Kuznetskie Tatarı ve Şor-Kiji olarak da adlandırılmışlardır. (Golden 496) Koçin, Sagay, Beltir, Kızıl ve Kaybal bölgelerinde dağınık halde yaşarlar. (Roux 471). Genel olarak Kemerovo (Güney Sibirya) Bölgesi’nde, Hakasya Otonom Cumhuriyetinin güneyinde Tom ile Kodoma nehirleri vadilerinde ve Altay Cumhuriyeti topraklarında yaşayan yerli  sayıca az olan bir halktır.

Yaşamakta oldukları bölgede geçmişte Kalmukların yaşadığı ileri sürülür. Nüfusları  12.885  (2010)  olan Şorlar yüzyıllar boyunca kültür  ve geleneklerini özenle korumaktadır. Günümüzde Şorlar genelde ormancılık ve altın çıkarma ile uğraşırlar.

 6. - 9. yy’larda Şorlar Türk, Uygur ve Yenisey kağanlıklarına bağlı olmuşlardır ve kısmen Eski Altay, Uygur, Yenisey-Kırgız ve Moğol boyları ile karışmışlardır. Şor etnosu Ugur, Samodi ve Ket boylarının karışması ve Ugorlardan türedikleri, Eski Türk gruplarla birleşmeleri sonucu oluşmuşlar ve Altay Türkleri ile benzerlik gösterirler (Golden 496).  

19. yy’a kadar Şorların ana geçim kaynaklarından biri demir eritme ve dövme idi. Türk kağanlarına vergilerini demir eşyalar olarak verirlerdi, göçerlerden hayvan ve keçe almak için bunları kullanırlardı. 18. yy’dan sonra da bu demir eşyaları Rus tüccarlara satmaya başlamışlardır. Ruslar onlara ‘demirci insanlar’, ülkelerine ise ‘demirciler diyarı’ derlerdi. 18. yy sonunda göçerlerle olan bağların zayıflaması ve Ruslarla ilişkilerin gelişmesi ile Şorların ana uğraşısı avcılık olmuştur. . 20.yüzyılın başında Şorlar geleneksel geçim kaynaklarının çoğunu yitirmişlerdir.    

Şorların: Türklerin 6-10 yüzyıllarında Orta Asya ve Altay Sayan Ovası’nda hakim olduğu dönemde modern Kemerovo Bölgesi topraklarına göç eden Türk dili konuşan boylar ile karışmış eski yerli Samodi ve Ugor boylarından geldikleri sanılmaktadır. 17-18 yüzyıllarında Ruslar Şorlar’a ‘demirci tatarlar’ derlerdi, Altaylar ile Hakaslar onlar için Şor boyu ismini kullandılar. Bu isim 20 yüzyılda resmi isim olarak kabul edildi.

Altay Ailesi, Türkçe Grubu’na giren Altay grubu Şor dilinde konuşurlar. Şor dili eğitimi verilmektedir. Yazı dilleri yoktur. Gerileme durumunda olan Şor dili, çok ytakın gelecekte yok olacak diller arasında bulunmaktadır.

İnanç sistemleri Şamanizm olup, geleneksel inanışlar, anma ve cenaze törenleri, günümüzde de korunmaktadır. Her yıl Temmuz ayında Olgudek Payram kutlanır. Kutlamalar sırasında çeşitli yarışmalar düzenlenir, bu arada: Şor milli mutfağı, en iyi milli halk sanatı eseri, kadın Şor milli kıyafeti ve en güzel saç örgüsü, Şorca şarkılar yarışmaları ve milli spor türleri yarışmaları yapılır. Ayrıca boğazdan şarkı söyleme festivali düzenlenir.

Dekoratif süsleme uğraşıları arasında tütünlükler, bıçak sapları, barutluklar için kemik oyma ve yakma, dikiş, çömlekçilik bulunurdu. Şorlar zengin folklor mirasına sahiptirler: masallar, avcıların hikayeleri , efsaneler, şarkılar, atasözleri, iki telli müzik aleti komuz’un eşliğinde okunan  folklorik örnekler arasındadır.

 
TELEUTLAR-TELENGİTLER

Kendilerini Telengetler olarak adlandırırlar.  Bir ara Beyaz Kalmuklar olarak da adlandırıldılar. Bölgede dağınık olarak yaşam sürerler. Kemerova’nın Belovo ilçesinde ve köylerinde yaşarlar. Nüfusları 2.500 (2010) kişidir.Basat ırmağı çevresinde  toplu olarak bulunurlar. .Çoğunluğu Altayların güneyinde Kemerovo Bölgesi (Sibirya’nın güneyi) köylerinde ve şehirlerinde yaşamaktadır. Toplam nüfusları 3 bin kişidir. Teleutların en eski ataları Eski Türkler döneminden Tele grubu boylardır.

Telengitler Kalmuklara bağlı ve Altaylarda yaşayan Türk boylarındandır. Töles kolu asıl Telengitleri meydana getirir. .Çin egemenliği altında 19. Yüzyıl sonrası da Rus egemenliği altında yaşamaya başladılar. 1868 de Rus sınırları içine alınarak Çuy Kalmukları, Urhanya Kalmukları adları verildi. Yerleşik düzene 20. Yüzyılın başında geçtiler. Hayvancılık ve tarımla uğraşırlar. Çok sayıda boydan oluşurlar. (Uğurlu 65)

Teleutların yaşadıkları alanlarda geçmişte iki ana geçim kaynağı şekillenmiştir: Dağlık-step bölgesinde göçebe hayvancılık ve tayga-step bölümünde yaya avcılık. 17. yy’da Teleutlar arasında yerleşik düzene geçereke tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladılar. Geleneksel uğraşılar arasında avcılık ve balıkçılık, arıcılık da bulunmaktadır. Deri, ahşap, metal işleme, dokuma, örme ve dikiş gelişmiş el sanatları arasında idi.

Altay dilinin diyalektlerinden birinde konuşmaktadırlar. Yazı dili Kiril Alfabesi esas alınarak oluşturulmuştur. Tarihsel olayları anlatan eserleri vardır. Teleütçe 975 kişi tarafından konuşulmaktadır

Büyük bir kısmı geleneksel dini inanışlarına sadıktır (şamanizm). Sonradan Hıristiyan olan Teleütler bulundukları toplum içinde dışlanmışlar ve Rusya’ya göçmüşlerdir.

TIVA  (Tuva)

Tuba, Soyon, Soyots, Çuy-Kişi, Tannı-Tuva,  Urunhay (Tofa)  gibi adlarla da bilinen topluluk en doğuda Sayan dağlarının doğusunda, Yenisey’in aşağı mecrasında  yer alan Oka, Uda, Kan, Biryusa nehirleri arasında yaşarlar

Tıva Cumhuriyeti  170.500 km² yüzölçümü ve nüfusu 307.930 kişi (2010)Halkının % 75’i adı geçen cumhuriyette yaşamaktadır. 2005 yılı rakamlarına göre Tuva etnik kökenliler 2000 kişidirler. Batı Moğolistan plato ve yaylalarında, Tannu-Tuva , Itusk bölgesinde dağınık olarak yaşarlar. Tuva’nın yönetim merkezi Kızıl kentidir. Doğusunda Buryatya cumhuriyeti, kuzeyinde Irkutsk oblastı, Krasnoyarsk krayı, Hakasya cumhuriyeti ve batısında Altay cumhuriyeti ve Moğolistan ile sınır komşusudur. Bir kısım Tuvalı’da  Mogolistan’ın plato ve yaylalarında yaşamaktadır.

Tuvalıların en eski ataları 1. bin yıl ortasında Tuva topraklarına sızan ve burada Ket, Samodi ve Hint Avrupa boyları ile karışan Orta Asya’lı Türk boylarıdır. Tuva boyları 6. yy’da Türk Kağanlığı’na giriyordu. 13. yy’ın ortasında Orta Asya’da güçlü bir boylar birliği olan Uygur Kağanlığı’nı kuran Türkçe konuşan Uygurlar, Türk Kağanlığı’nı bozguna uğratırlar ve Tuva dahil tüm topraklarını ele geçirirler. Uygur boyları zaman içinde yerel halkla karışır. Yenisey Kırgızları 9. yy’da Uygurlar üzerinde egemenlik kurarlar. Tuva’ya giren Kırgız boyları yerel halk arasında tamamen asimile olmuşlardır.

MÖ. 2. Yüzyıl Hun hakimiyeti sonrası Tabgaç, 6. Yy Göktürk, Aşinalar, 7. Yy Uygur, Kırgız, 840 da Nayman-Hitay, 13 yy da Moğol, 17. Yy da Kalmuk, ve Çin egemenliği altında yaşadılar ve asimile edildiler. 1757 Çin-Mançu hakimiyeti sonrası  1870 de Rus hakimiyeti ve kültürünün etkisi  altına girdiler. 13. – 14. yy’larda Tuva’ya bir kaç Moğol boyu yerleşir, zaman içinde bunlar da yerel halk arasında asimile olurlar

1. bin yıl sonunda daha önce Samodi, Ket ve Tungus boylarının yerleştiği Tuva’nın doğu kısmına Uygurların akrabası, yine Türkçe konuşan Tuba boyları girmeye başlamışlardır. 19. yy’da Tuva’nın Türk olmayan tüm halkları Türkleşmiş, Tuba (Tıva) adı ise tüm Tuvalılar için ortak isim haline gelmiştir. 18. yy sonu ve 19. yy başında Tuva Mançurya Tsin Hanedanı boyunduruğunda iken Tuva etnosunun oluşum süreci tamamlanmıştır. 

Kendilerini Tıva olarak adlandırırlar. Tofalar, Tubalar ile akrabadır (Golden 496)Tarihte Sayonlar, Uryanhaylar olarak da geçer. Moğol, Ket, Samoyed ve Türk etnik gruplarla karışmışlardır.  581-618 tarihli Çin kayıtlarında Tuba ve Tıva olarak yer alır. Türklerin Anayurdu içinde yaşayan Tıvalılar  sırasıyla Hun, Siyenpi, Cücen, Göktürk, Uygur, Kırgız, Oyrat, Çungar ve Mançu (Goldn 497) hâkimiyetleri altında yaşadılar. 1727-1912 arasında Moğolistan’a bağlı bir eyalet olarak yönetildiler. Budizm’i benimsemeleri de bu döneme 18. yüzyıla rastlar.

İlk Tıva-Rus temasları 17. yüzyılda gerçekleşti ise de Rusların bölgeyi ele geçirmeleri 20. yüzyılda oldu. 1914’de Rusya’nın himayesine girdiler. Tıva toprakları 1918-1921 yılları arası Rus Bolşevik iktidarı döneminde bağımsızlıklarını ilan ettilerse de 1921 de Rusya tekrar egemenliğini kurdu ve Tannu Tıva Halk Cumhuriyeti adını aldı.1944 de ise yarı bağımsız bir statüye kavuşarak tam olarak Tuva Özerk Bölgesi adı altında Rus egemenliğini tanıdılar. 1961’de Tuva Özerk Sosyalist Cumhuriyeti, 1991’de Tuva Cumhuriyeti adını aldı.

 Kırgız-Uygur kabilelerinden gelirler. Moğol, Ket, Samoyed ve Türk etnik gruplarından Göktürk, Uygur, Kırgız ve Moğollar  oluşumlarında yer almıştır. Karma kökenlidirler. Oğuz, Kırgız, Uygur dillerinden gelen Tıvaca aynı zamanda devlet dili olup Rusya, Moğolistan ve Çin’de yaklaşık 250 bin kişi tarafından konuşulur. En güçlü yerel dil konumundadır.

Tuvalılar dillerine bağlılıkları ile bilinirler. Türkçe yanında Mogol, Samoyed, Ket öğeler Tıva dili içinde bulunur. Soyon şivesinin bir ağzıdır. .Kırsalda egemen olarak konuşula Tıvaca başkent Kızıl’da Rusça ve Tıvaca artbaşı konuşulmaktadır.  13-14 yüzyıllara kadar eski Türk alfabesini kullandılar sonra Çin ve Uygur alfabesini aldılar. Dilde Moğol, Fin-Ural, Yenisey , Çin, Rus  dillerinin etkileri vardır. Eğitimde hem Rusça hem Tıvaca sınıflar bulunmaktadır. Tıva dilinde görsel ve basılı malzemeler yayınlanmaktadır. Rusça’nın  Federal dil olması nedeniyle yoğun baskısı altında bulunmaktadır. Sahaca’da  olduğu gibi Tıvaca da dünyada yok olmaya yüz tutma tehlikesi karşısında olan diller arasındadır. Yazıları olmadığından edebiyatları yoktur. (Uğurlu 42-3)

Şamanizm, Budizm ve Hıristiyanlık geleneksel dinlerdir. Bütün dinleri anlatan Tıvaca kitaplar vardır. . Büyük bir kısmı Budist-Lamaisttir, Budda öncesi kültler ve Şamanizm de hala yaşamaktadır.  Aynı klanın üyeleri bir biri ile evlenemezler. Toplumsal örgütlenmeleri ve inançları olan Şamanizm özellik taşır.

TOFALARLAR

Tuva Otonom Cumhuriyeti içinde , Sayan dağlarının kuzey eteklerinde İrkutsk Bölgesi’nin (Doğu Sibirya) dağlık-tayga alanlarında yaşarlar. Ren geyiği yetiştiren yaklaşık 8-10 bin nüfuslu yerli halktır. (kendilerine verdikleri isim: Tofa, Toha),  

Toplam nüfusları yaklaşık 1000 kişidir. Altay Ailesi, Türkçe Grubu’na giren Tofalar dilinde konuşurlar. Kendilerine Tofa ya da Toha derler. Tafalar dili Altay Dil Ailesi, Türk dili koluna aittir. 762 kişiden  % 93’ü  (2010) Tofa dilini bilmekte, çocuklar ve gençler bilmemektedir. Nüfus ve dil bakımından Tofalar düşüş yaşamaktadır. Etnik olarak Tofalar dil ve birey bazında düşüte olup, yakın zamanda yok olacak etnik gruplar arasında bulunmaktalar.

Önemli bir kısmı geleneksel inanışlarına sadık kalmaya devam etmektedir (şamanizm). Tofalarların ana geçim kaynağı geyik yetiştiriciliği ile beraber avcılık olup el sanatları arasında demircilik, ahşap, ağaç kabuğu, deri ve boynuz işlemeciliği sayılabilir. Tofalarların yerleşik hayata geçmeden önceki ev tipi çubuklu konik ‘Çum’ idi. Yazın bunun üzeri beryoza kabukları, kışın ise mus ya da kızıl geyik postları ile örtülürdü. Yerleşik düzene geçildikten sonra köylerde kütük evler yapılmaya başlanmıştır.

Tofalarlar’ın  tek bir ortak mitik atadan geldikleri ‘Nön’ kan soyları inanışı vardı. Soy yanı sıra kökenlerini baba tarafından ortak bir ataya bağlayan akraba ailelerden oluşan Babaerkil birlikler bulunurdu.
KUZEY SİBİRYA TÜRK HALKLARI

YAKUTLAR (SAHALAR)

Yakutistan  (Saha) Cumhuriyeti Sibirya’nın kuzeyinde Kuzey Buz Denizi, batısında Krasnoyarsk krayı, güneyi İrkutsk, Çıta, Amor oblastları, doğusunda Habarosk krayı, Megadan oblastı, Çukat özerk bölgeleri ile komşudur. Lena nehri havzası, Yenisey’in aşağı bölümü ve doğuda Ohotsk denizine kadar olan bölgede yaşarlar. (Aristov 83) 3.103.200 km² yüzölçümlü ve 958.528 kişilik (2010) nüfusa sahip olup  yönetim merkezi Yakutsk kentidir . Yazın +18 ºSahaların % 95’i kendi cumhuriyetlerinde yaşar ve cumhuriyet nüfusunun % 35’ini meydana getirirler. Bölge çok ağır coğrafi koşullara sahiptir, Kuzeyi donmuş tundra toprakları,  sert iklim koşulları, uzun kış ve sürekli donmuş toprak karakteristik özellikleridir. Sıcaklık ortalaması kışın sıfırın altında  -43.5 derece soğuk, yazın +18 derecedir.Yer altı zenginlikleri nedeniyle cazibe merkezi olmuştur. Coğrafyanın olumsuzluğuna rağmen insanlar yılın mevsimine uyum sağlamış ve hayatını kurmuştur. Olumsuz iklim halkın günlük yaşamını, kültür ve dünya görüşünü etkilemiştir. Sanayi ve tarıma dayalı gelişmeler yaşanmakta olup, hammadde bakımından zengindir:   Bölgede zengin uranyum, kömür ve elmas yatakları bulunmaktadır.

Yakut’’ adı kendilerine Ruslar tarafından verilmiş yapay bir adlandırmadır. Kendilerini Saha (Saka) olarak ifade ederler. Anayurtları Baykal gölü çevresi ve Moğolistandır. 5-6. yüzyıllarda Tunguz, Evenk, Çuçek, Yakagir etnik grupları ile kısmi olarak ayrıştılar. 6. Yüzyılda Baykal gölünün güney batısında yer alan Angora ve Selenga ırmakları boylarında yaşarken  Buryatların baskıları sonucu 13-14. Yüzyıllar boyunca göç yaşadılar ve Lena boylarına yerleştiler. Lena bolarında yaşamakta olan Tunguz, Evenk, Even, Çuçket, Yakagir gibi etnik grupları kendileri içinde eritmeye çalıştılarsa da bir kısmını kuzeydoğu ve kuzeybatıya göçe zorladılar. Gidenlerin Topraklarına yerleştiler. (Tuğrul 425-447)

Komşuları olan Tunguzlar  Sahalara Yeko-Yako ve Yoko olarak adlandırırlar. Yakut, Yakutlar, Yakutya, Yakutistan olarak bilinmelerine rağmen kendilerini Saha ve yaşadıkları bölgeyi Saha Sire (yeri), dillerini Saha Tıla (dili) olarak adlandırırlar. Dünyada ise Yakutya olarak bilinir. Yakutların ataları, Çin kaynakları Gulikan, Göktürk yazıtlarında Kurıkan olarak geçen Türk halkının olduğu görüşü hâkimdir. (Golden 497) Kurıkanlar Oğuz-Uygur karışımı oluşmuş bir halk olup Baykal çevresi ve Lena nehrinin kuzeyinde yaşadılar. Yakutlar Baykal gölü çevresinde yaşarlarken Moğollarla, şimdiki yerlerine geldikten sonrada Tunguz kavimlerinden olan Evenki Even ve diğerleri ile karıştılar. . Geleneksel  olarak at yetiştiriciliği, büyük baş hayvancılık, kuzeyde ise geyik yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Saha halkı  (Yakutlar)  bulundukları bölgenin güneyinden Baykal gölü çevresinden  buraya geldiler. Sahaların bulundukları bölgeye gelmeleri 12-15. Yüzyıllarda gerçekleşmeye başlamıştır. Göçebe Saha kabilelerinin göçü güney batıdan Lena Nehri ve güneyden Olekma Nehri üzerinden gerçekleşmiştir. Buryatları yerlerinden ederek bölgeye yerleştiler.  Sahalılar gittikçe yerli sakinlerin yerini almaya başladılar. Bu topraklara yerleştikçe Sahalılar kendi kültürü ve yaşam tarzını yaydılar, devam ettirdiler. Başka bir göçte güneyde yer alan Baykal gölü civarında yaşamakta olan Yakutlar, 15-16. Yüzyıllarda Moğolların baskısı sonucu vatanlarını terk ederek günümüzde yaşamakta oldukları bölgeye gelmek zorunda kaldılar.

15. yüzyıla kadar Türk dilli Uygurlardan olan Saha kabilelerinin göç dönemini yaşadılar. 15-17. Yüzyıllar Yakutların erken feodal ilişkilerinin kurulduğu , yarı göçebe hayata geçiş dönemi  olarak bilinir. 17.yüzyılının ikinci yarısında Rusların Sibirya topraklarına yerleşmeye başladılar. O dönemde Saha kültürü Sibirya bölgesinde yaşayan diğer halkların kültürleri gibi Rus kültüründen önemli ölçüde etkilendi. Sözü geçen her aşamaya farklı kültür, hayat tarzı özgüdür. Yüzyıllar geçtikçe insanlar da yaşadığı hayat tarzı da değişiyordu. Saha Cumhuriyetinin toprakları diğer daha gelişmiş ülkelerden oldukça uzakta kaldığı için Yakutlar kendi kimliği, eşi olmayan kültürünü günümüze kadar korumayı başardılar.

Lena nehri üzerinden Rusların 1620’de bölgeye gelmeleri üzerine , Ruslara karşı bağımsızlık savaşı verdiler ise de güç ve silah karşısında başarılı olamadılar ve 1638’de Ruslar bölgede askeri yönetimlerini kurdular. 1720’de Çar 1. Petro döneminde Hıristiyan olmaları yönünde yoğun baskı altında kaldılar, din değiştirme dayatmasına rağmen  günümüzde Şamanizm’den kalma eski inanç, âdet ve alışkanlıklarını,  demircilik ile çömlek yapımı gibi geleneksel el sanatlarını  güçlü bir şekilde korumuşlardır.

1900 yılında Yakut Ulusal Birliği’ni kurmaları üzerine Ruslar olayı hoş karşılamadılar ve Yakutlar üzerinde  ilerde isyanlara neden olacak  baskı kurdular. 1906’da başlayan isyan sonucu Ruslar geniş çaplı tutuklamalar yaptı. Ekim devriminde Rus yönetimini tanımadıklarını ial ederek, karşı koydular. Bu sırada Saha Ulusu ve Saha Kavmi adını verdikleri oluşumları kurdular ve 1918’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1919-1921 yılları arası Yakutların Ruslara karşı bağımsızlık savaşı verme yılları oldu. Sahalar güçlü ordu ve silah karşısında Ruslara yenildi iseler de direnmeleri 1928 yılına kadar devam etti ve bölge huzursuzluk içinde yaşadı. Yakutistan Rusya’nın bir parçası oldu.

Yakutların etnik yapısının oluşmasında tayga Sibirya’sının Tungus halkı olduğu kadar, 10-13. yy’larda Sibirya’ya yerleşen ve yerel halkları asimile eden Türk-Moğol halkları da rol oynamıştır. Yakutların etnik oluşum süreci 17. yy’da tamamlanmıştır. Geçtiğimiz zamanlarda Yakutlar, birbirlerine düşman 35-40 boya ayrılmışlardı. Dolganlar, Yukarıgirler, Moğollar, Tunguzlar ve diğer etnik halklar Yakutlar’ın  etnik oluşumlarında yer aldılar. (Golden 497)  17. yüzyıl belgelerinde Yakutlar atlı insanlar olarak kaydedilirler . Yakutlar, Omogo Bay’ın reisi olduğu Batulin ve Elley boylarından geldiklerini kabul ederler (Aristov 83)

Modern Yakutistan (Saha Cumhuriyeti) – eski Türk halkının içinde Moğol, kuzey halkları, Rus kültürlerinin birleştiği çok yüzyıllık kültürünün yayıldığı bir bölgedir.

Genelde tazminatla yer değiştiren kan davası, erkek çocukların savaş kutsamaları, kolektif balık avcılığı (kuzeyde kaz yakalama), misafirperverlik, hediye alış-verişi gibi gelenekler söz konusu idi. En yaşlıların yardımı ile boyu idare eden askeri aristokrasi kendini göstermekteydi. Kölelik uygulaması vardı. Kölelerin aileleri vardı, çok sık ayrı yurtlarda yaşarlardı, erkekleri çok sık orduda görev yaparlardı. Hayvanlar özel mülkiyette, avcılık ve tarım arazileri ise ortak mülkiyette idi .

Dil: Yakutça (Sahaca) diğer Sibirya dillerinde de olduğu gibi eski Kırgız, Uygur ve Kazak dillerinin özelliklerini taşır ve devamı niteliğindedir. Sahaca aynı zamanda devlet dili olup 460 bin kişi tarafından konuşulur ve en fazla Sibirya’da konuşulan Türk dili olarak kabul edilir. Saha etnik grubunun ¾’ u kırsal kesimde yaşar bu bağlamda Sahaca üstün konumdadır. İlk alfabeleri 1819’da Kirilce olarak yapıldı. Sahaca olarak yazılmış dil ve eğitim eserleri bulunmaktadır. Rusça’nın federal dil olması ve konuşma yoğunluğu nedeniyle Rusça’nın yoğun baskısı altında bulunmaktadır. Dünyada yok olmaya yüz tutma tehlikesi karşısında olan diller arasındadır.

Oldukça yalıtılmış, Ruslar tarafından daha az asimile edilmişlerdir. Ruslaştırmaya karşı direnç göstermişler, Pantürk hareketi ile canlanmışlar, kimliklerini korumaya çalışmışlardır. Dağınık yaşamalarına rağmen tutarlı ve sağlam bir topluluk olan Sahalar yoğun propagandaya karşı öz benliklerini korumuşlardır. Kendi içine kapalı bir toplum olan Yakutların dili günümüz Türkçe lehçelerine benzerlik göstermez. Gösterse de çok azdır.

Şamanisttirler. İyi ve kötü ruhlara inanırlar.. Güneşe ve ateşe saygı gösterirler. Tanrılar ile  kötü ruhlar arasında şamanların bağlantı kurdukları inancı vardır.(Ugurlu 41)
BAŞVURU-KAYNAKÇA-ALINTILAR

( 1)  https://mbasic.facebook.com/notes/idel-ural-qirim/ )

(2) Eyüp Bacanlı.Kitap 3.S: 615

Altay Ailesi, Türkçe Grubu’na giren Yakut dilinde konuşurlar.

Tamamını oku: http://turkish.ruvr.ru/2013_11_11/Saha-halkinin-tarihi-sayfalari/

Diğer cumhuriyetler Altay, Hakasya ve Tuva, Altay-Sayan  silsilesi üzerinde yer alır.

Sovyetler Birliği’nin Dağılmasından Yirmi Yıl Sonra Rusya Federasyonu.Türk Dilli Halklar-Türkiye ile İlişkiler. AKM yayını. Ankara 2012

Eyüp Bacanlı. Sibirya’daki Saha (Yakutistan), Tıva, Hakasya, Altay Cumhuriyetleri: Uzaktaki Kimlikler ve Diller.(S: 615-690)

Altay Otonom Cumhuriyeti. Tğrul 363-75

Aristov

Buryat Otonom Cumhuriyeti. Tuğrul 377-87

Güney Sibirya Türkleri Golden 492-497

J.C. Dewdney. SSCB’nin Türk Halkları (240-3)

Roux. 470-1

Sibirya Bölgesi. Nadir Devlet (196-7)

Sibiryadaki Türk Halkları. Golden 492-3

Tuva-Tofalar. Tuğrul (405-424)

Uğurlu. Yakutlar 35-41


Yakutlar . Tuğrul 425-447



DİKKAT!

NOT: Bahattin Ayhan'ın DÜNYADAKİ TÜRK TOPLULUKLARI ADLI ÖN ÇALIŞMASINDAN ALINMIŞTIR. HİÇ BİR ŞEKİLDE KOPYA EDİLEMEZ. İZİNSİZ KULLANILAMAZ. AKSİ DURUMDA YASAL İŞLEM YAPILIR

 

 

 

2 yorum:

  1. Değerli takipçilerim ön çalışmamı sunduğum yazımın ilgi ile karşılanması ve ilginize teşekkür ederim. Dünyada ki tüm azınlık etnik grupları, göçmen Türkleri de içine alan bu çalışma gerçekten çok yorucu ve emek istiyor. En kısa zamanda konuyu toparlayıp son şeklini vermek istiyorum. Tabi ki talep ve önerileriniz doğrultusunda kitaplaştırmakta. İlginize ve desteğinize şimdiden teşekkür ediyor. Saygılar sunuyorum. Bahattin Ayhan

    YanıtlaSil
  2. Хорошая информация здесь, я хотел бы поделиться с вами своим опытом получения ссуды для расширения моего швейного бизнеса здесь, в Малайзии. Это было действительно тяжело для моего бизнеса из-за моей небольшой кратковременной болезни, тогда, когда я выздоровел, мне понадобился фонд, чтобы снова создать его, чтобы начать работу, поэтому я наткнулся на г-на Бенджамина, консультанта по кредитам в Службе финансирования. Он спросил меня моего бизнес-проекта, и я сказал ему, что у меня уже есть One, и мне просто нужна ссуда в размере 200 000,00 долларов США, он дал мне форму для заполнения, и я сделал также, он спросил меня о моем действующем удостоверении личности через несколько дней. Они сделали перевод, и моя ссуда была предоставлена. Я действительно хочу поблагодарить их за усилия, а также постараюсь передать это всем, кто ищет бизнес-ссуды или другие финансовые вопросы. Свяжитесь с господином Бенджамином. Электронная почта: 247officedept@gmail.com. Он также доступен в WhatsApp Contact: + 1-9893943740.

    YanıtlaSil